Mehmet KAYA/ANKARA
Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinin sahibi Rosatom, Türk inşaat şirketi ile sözleşmesini feshetmesine ilişkin, DÜNYA’nın sorularını yanıtladı. ‘Yaptırımlar’ altındaki Rusya’nın en büyük şirketlerinden biri olan Rosatom, Akkuyu NGS inşaatında bugüne kadar yaptığı yatırımları yeterli görüyor. Bu nedenle kalan dönemdeki inşaat faaliyetlerinde harcanan tutarların önemli bir kısmının Rosatom’a, dolayısıyla Rusya’ya dönmesi amaçlanıyor. Sözleşmesi feshedilen şirketin Türk ortağı IC İçtaş da yazılı açıklamasında Türk firmanın devreden çıkarılmak istendiğini vurgulamıştı.
DÜNYA’nın yazılı sorularına yanıt veren Rosatom Basın Servisi, şirketin Akkuyu NGS inşaatı ve bazı projeler için 6,1 milyar dolarlık bir kredi alma planını ve bu kredinin bir kısmının kullanılıncaya kadar, geçici olarak Türkiye’de DİBS alımı ya da mevduat olarak tutulması “ihtimalini” doğruladı. Ancak ne kadar bir tutarın bu şekilde değerlendirilebileceğinin daha sonra yapılacak anlaşmalara bağlı olacağı belirtildi. Borçlanmanın Rusya, Türkiye ya da diğer başka finansal piyasalardan mı olacağı sorusuna yanıt vermedi ancak borçlanmayla elde edilecek kaynağın bir miktarının Türkiye içinde mevduat ya da DİBS alımında kullanılabileceği, bunun de miktarının daha sonra yapılacak anlaşmalarla ortaya çıkabileceği yanıtını verdi.
“Ekonomik bir pazarlığın konusu”
Konuyu DÜNYA’ya yorumlayan deneyimli eski bir bürokrat, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının sorunun çözümü için “ne olabileceğini” ve “ne olmayacağını” tespit edip Erdoğan-Putin görüşmesi için bir karar önerisi haline getireceğini vurguladı. Rosatom’un sözleşme feshine ilişkin zamanlamasının, iki ülke arasında TL-Ruble ile ticareti sağlayacak olası bir ödeme mekanizması aracının oluşturulması gibi ekonomik konular öncesine denk getirilmesinin, sadece ekonomik bir pazarlığın konusu olduğunu ifade etti. Son dönem gelişmeler içinde önemli yer tutan Akkuyu NGS inşaatındaki, sözleşme feshi ve Rosatom’un Türkiye’de kurulu kendi iştiraki bir şirket ile sözleşme imzalaması da tartışma konusu olmaya devam ediyor. Türkiye tarafının bu konuda girişimde bulunduğu ancak konunun her iki liderin önüne gidip-gitmeyeceği konusunun belirsiz olduğu kaydedildi. Bu ortamda, kimilerince “algı oluşturma” olarak tanımlanan, Rosatom’un Türkiye’ye kaynak getirmesi konusunda da konu netleşti. İlk önceleri 15 milyar dolarlardan söz edilen çeşitli haberler, Rosatom’un 6,1 milyar dolarlık kredi arayışı ve bunun bir kısmının Türkiye’de DİBS ya da mevduat olarak tutulmasına dönüştü.
Taşeron seviyede işbirliği modeli aranıyor
DÜNYA’nın görüştüğü taraflar, IC Içtaş’ın projeye dönüşü konusunda herhangi bir işaret vermedi. Rus tarafın projeyi yürütmede yerli şirketle çalışma isteğinin sürdüğü ancak bu kez ana yüklenici ortaklığı statüsünde değil, tedarikçi ya da alt yüklenici-taşeron seviyede bir işbirliği modeli aradığı kaydedildi. IC İçtaş da, sözleşme feshinin ardından aynı yorumu içeren bir yazılı açıklama yapmıştı. Bilgi veren kaynaklar, Akkuyu NGS inşaatında şu ana kadar yapılan harcamalardan Türkiye içinde kalan kısmı Rosatom’un “yeterli” gördüğü ve bundan sonrası için ana katma değerin Rusya’ya dönmesi yönünde bir düşüncede olduğunu vurguluyor. Bunda da yaptırımlarla ortaya çıkan ekonomik ortamın etkili olduğu yorumu yapılıyor. Sorunun bir başka tarafı ise Akkuyu NGS inşaatındaki durum oldu. IC Içtaş’ın doğrudan 7 bin personeli bulunduğu, diğer tedarikçi ve alt yüklenicilerle birlikte Rus şirketi çalışanları dahil 25 bin kişinin inşaatta çalıştığı biliniyor. Bu çalışanların önemli bir kısmı da inşaat yanında mühendislik hizmetlerinin de verilmesi nedeniyle kritik önemdeki kişilerden oluşuyor. IC Ictaş, ilk sözleşme feshi aşamasında çalışanlarını geri çekmişti. İlerleyen süreçte ise her iki tarafın çok sayıda çalışan ile görüşmeler yaptığı, Rus tarafının kritik önemdeki bazı çalışanlara kayıplarını telafi sözü verdiği belirtiliyor. Şimdilik az bir süre geçse de santral inşaatında olası bir gecikmenin yaşanmasının muhtemel olduğu kaydedildi. Toplam 4 üniteden oluşan nükleer santralin ilk ünitesinin 2023 içinde çalışmaya başlaması planlanıyordu.
Ekonomist Mustafa Sönmez: TL ile dış ticaret karşı ülkelerce pek istenmiyor
Türkiye’nin Akkuyu NGS sorunu ile birlikte anılan, Rusya ile Türkiye arasında olası bir SWAP anlaşması ve bağlı olarak dış ticaretin yerel paralarla yapılmasının ki ülke liderinin gündeminde olacağı beklentisi bulunuyor. Ekonomist Mustafa Sönmez, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, başka ülkelerle yapılan SWAP anlaşmalarına rağmen o ülkelerle yerli paralarla ihracat ya da ithalatın SWAP tutarlarının çok altında kaldığını hatırlattı. “Parite riskinden öteye, TL’nin değer kaybetmiş bir para olması nedeniyle karşı ülkeler bu ticareti istemiyor” diyen Mustafa Sönmez, Rusya’nın bu anlaşmaya yanaşmama tutumunu değiştirmeyeceği tahminini yaptı. Mustafa Sönmez, “10 yıl önce söz konusu olsa, TL’nin durumuna bakarak belki olabilirdi ama bu durumda kimse buna yanaşmaz” dedi.