Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e yönelik geçiş süreci ve ekonomi reformu ile ilgili ortak metinler yayınlayan altılı masa, şimdi de mülteci sorununun çözümüne yönelik yeni bir metin üzerinde çalışıyor. Çözüm önerileri doğrultusunda “Esad yönetimi ile diyalog kurulup kurulmayacağı” konusu da gündeme alınan başlıklardan birisi. Altılı masanın bu başlıkta uzlaşıp uzlaşmayacağı ise merak konusu.
Demokrat Parti, Suriye yönetimi ile diyalog kurulması gerektiğini ve bu başlıkta hemfikir olduklarını söylese de Gelecek Partisi, “Henüz istişare aşamasındayız. Henüz bu konuda mutabık kaldığımızı söyleyemeyiz” diyor.
Komisyon 10 Ağustos’ta yeniden toplanıyor
Altılı masanın kurduğu Göç Komisyonu’nda yer alan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, komisyon çalışmaları ile ilgili DW Türkçe’ye bilgi verdi.
Bugüne kadar iki toplantı yaptıklarını belirten Aksoy, üçüncü toplantının 10 Ağustos’ta yapılacağını söyledi. Her partinin kendi hassasiyetleri bulunduğunu ve bu doğrultuda kendi fikirlerini ve çözüm önerilerini paylaştığını kaydeden Aksoy, ortak bir metin üzerinde çalıştıklarını ifade etti. 10 Ağustos’taki toplantının ardından oluşturmayı hedefledikleri metni genel başkanlara sunacaklarını kaydeden Aksoy, bu gündem maddesinin 21 Ağustos’ta Saadet Partisi ev sahipliğinde yapılacak toplantıda gündeme gelebileceğini vurguladı.
Mülteci sorunun en önemli çözüm yollarından birisinin Suriye yönetimi ile diyalog kurulmasından geçtiğini savunan Aksoy, bu konuda altı partinin de hemfikir olduğunu dile getirdi.
“Diplomatik ilişkiler kurulmalı”
Aksoy, bu birlikteliği “Hemfikir olduğumuz çok ciddi konular var. Bir tanesi de çözüm yolu, birinci çözüm yolu Suriye Arap Cumhuriyeti’yle bir uzlaşı sağlanması. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine, yurtta sulh cihanda sulh ilkelerine geri dönüp bütün sınır komşularımızla tekrar bir barış süreci başlaması ve diplomatik ilişkilerin kurulması” şeklinde anlattı.
Yalnızca Suriye ile değil, mülteci sorununun yaşandığı diğer ülkelerle de diyalog kurulması gerektiğini kaydeden Aksoy, “Bugün Türkiye’ye gelen 112 farklı ülkeden kaçak insan var. O ülkelerle de biz diyaloglar kurulması için metinde yer veriyoruz. Dolayısıyla biz tamamen farklı bir dış politikası açısıyla göç meselesine yaklaşmak istiyoruz. Bütün partiler de bunda hemfikir zaten” ifadesini kullandı.
Gelecek Partisi: İstişareye devam ettiğimiz başlıklar var
Ortak metin çalışması ile ilgili DW Türkçe’nin sorularının yanıtlayan Gelecek Partili üst düzey bir yetkili ise henüz her konuda bir uzlaşmaya varmadıklarını, bazı başlıkların değerlendirme aşamasında olduğunu söyledi. Her partinin çözüm önerisi olarak masada kendi fikirlerini sunduğunu anlatan yetkili, “Ortak bir metin üzerinde çalışıyoruz ancak bir metin çıkıp çıkmayacağına nihai olarak genel başkanlarımız karar verecek” dedi.
Hemfikir oldukları konuların bulunduğunu ve bu başlıkların metne işleneceğini kaydeden yetkili, “İstişareye devam ettiğimiz başlıklar da var. Suriye yönetimi ile diyalog meselesi de üzerinde konuşmaya devam ettiğimiz konulardan birisi. Ancak henüz bu konuda mutabık kaldığımızı söyleyemeyiz” ifadesini kullandı.
Davutoğlu diyaloga karşı çıkmıştı
Gelecek Partisi’nin bu konuya yönelik çekinceleri de bir süredir biliniyordu. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, başbakanlığı döneminde Esad yönetimiyle diyalog kurulmasına karşı çıkmıştı. Davutoğlu, Esad yönetimiyle diyalog kurmanın sorununun çözümüne katkı sağlamayacağını iddia etmişti.
Altılı masanın iki büyük ortağı CHP ile İYİ Parti ise zaten uzun süredir Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirmesi gerektiğini ve Şam yönetimi ile diyalog kurulması gerektiğini savunuyor. Edinilen bilgiye göre iki parti de Göç Komisyonu toplantılarında benzer görüşleri dile getiriyor ve Şam yönetimi ile diyalog kurulacağına yönelik taahhütlerin ortak metne işlenmesini talep ediyor.
Saadet Partisi de Esad’la diyalog konusunda CHP ve İYİ Parti ile aynı noktada. Saadet Partili yetkililer bir an önce sorunun çözümü için Esad’la diyalog kurulması gerektiğini savunuyor.
“Kur farkı nereye gidiyor” sorusu
Demokrat Partili Aksoy, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler’den (BM) mülteciler için Türkiye’ye sağlanan fonların denetimine de dikkat çekti. Bu fonların Türkiye’de yerleşik Sivil Toplum Kuruluşları (STK) aracılığıyla dağıtıldığını kaydeden Aksoy, “Bunun incelemelerini kim yapıyor? Kim denetliyor bu fonları? Bu paralar nasıl geliyor? Nasıl harcanıyor?” sorularını gündeme getirdi.
Kendilerinin kapsamlı araştırmalar yaptıklarını kaydeden Aksoy, “Çok ciddi anlamda araştırmalar yapıyoruz. Ancak bu fonların harcanmasına dair hiçbir yerde somut bilgiye ulaşamıyoruz” dedi. BM ve AB’den fon alan kuruluşlardan birinin de Kızılay olduğunu kaydeden Aksoy sözlerini “Kızılay, bizim bildiğimiz ayda kişi başı 150 TL ile 180 TL arasında ödeme yapıyor. Ancak bu ödemelerin denetlenmesini talep ediyoruz” şeklinde sürdürdü.
Başta Kızılay olmak üzere tüm STK’ların fonları döviz kuru üzerinden aldığına da dikkat çeken Aksoy, “Ancak Suriyelilere Türk parası bazında ödeme yapılıyor. AB’den ve BM’den döviz bazında aldığınız parayı Suriyelilere siz TL bazında veriyorsunuz. Dolayısıyla arada doğan bir kur farkı var. Bu kur farkı ne oluyor?” ifadesini kullandı.
Kızılay: Düzenli olarak denetlenmektedir
DW Türkçe, bu iddiaları Kızılay yetkililerine yöneltti. Yetkililer, “İnsani yardım programları, periyodik olarak Türk Kızılay İç Denetim Birimleri, Devlet’in ilgili denetim kurumları, program paydaşları tarafından belirlenmiş üçüncü taraf bağımsız kuruluşlar ve Avrupa Birliği Sayıştayı tarafından düzenli olarak denetlenmektedir” açıklamasını yaptı. Yetkililer, kur farklarından elde edilen kazanımlarla ilgili ise “Program anlaşmaları doğrultusunda program bütçesine yansıtılma ve aynı yöntemlerle hak sahiplerine aktırılmaktadır” ifadesini kullandı.