Tel Aviv yönetimi, “İsrail’in Filistin’i işgalinin ve Filistin halkına karşı ayrımcılığı devam ettirmesinin, bölgede depreşen gerilimlerin temel nedeni olduğu” yönündeki Birleşmiş Milletler (BM) raporuna sert tepki gösterdi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, BM İnsan Hakları Konseyine bağlı bağımsız uluslararası soruşturma komisyonunun bugün yayınladığı ve Doğu Kudüs dahil işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerini ortaya koyduğu rapora ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, söz konusu raporun, “İnsan Hakları Konseyinin İsrail’e karşı yürüttüğü cadı avının bir parçası olduğu ve BM organları için para ve emek israfından başka bir şey olmadığı” ileri sürüldü.
BM raporunun “taraflı” olduğu ve “Filistinlilerin uzun süredir devam eden inatçılığını ve Filistin yönetimi ile ağları tarafından yürütülen kısır ve Yahudi karşıtı kışkırtmayı da göz ardı ettiği” savunuldu.
İsrail Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, söz konusu raporda “Gazze Şeridi’ndeki sivil bölgelerden İsrailli sivillere ateş açılmasının da göz ardı edildiği” iddia edilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Soruşturma komisyonu ve yayınladığı taraflı rapor, İnsan Hakları Konseyinin aşırı İsrail karşıtı önyargısının sonucudur. Objektif olduklarını iddia eden komisyon üyeleri, bu pozisyonlara yalnızca, BM’nin koyduğu kurallara doğrudan aykırı olarak, kamuoyuna açık şekilde İsrail karşıtı tutumlarıyla bilindikleri için atandılar.”
Açıklamada ayrıca, İsrail’in, vatandaşlarını “en yüksek uluslararası değerler ve standartlara uygun olarak” korumaya devam edeceği ifade edildi.
BM raporu: İsrail’in Filistin topraklarındaki işgali bölgedeki gerilimlerin temel nedeni
Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan BM İnsan Hakları Konseyi, 27 Mayıs 2021’de aldığı kararla Doğu Kudüs dahil işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerini soruşturmak üzere acilen bağımsız uluslararası soruşturma komisyonu kurulmasını içeren kararı kabul etmişti.
Komisyon, bugün, Cenevre ve Ürdün’deki temaslarının yanı sıra İsrail ve Filistin sivil toplum kuruluşları dahil olmak üzere çeşitli paydaşlarla istişarelerde bulunarak 14 sayfadan oluşan ilk raporunu açıklamıştı.
Soruşturma komisyonu, “İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin ve Filistin halkına karşı ayrımcılığı devam ettirmesinin” bölgede depreşen gerilimlerin, istikrasızlığın ve çatışmanın” temel nedeni olduğunu bildirmişti.
Komisyon, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalini sonlandırmasının bölgede devam eden şiddet sarmalını sona erdirmek için “hayati önemde” olduğunu vurgulamıştı.
“İsrail, işgali sona erdirme niyetinde değil”
Raporda, İsrailli faillerin işlediği suçların cezasız kalmasının Filistin halkının öfkesini artırdığı belirtilerek, Filistin halkının zorla yerinden edilmesine, Filistinlilerin evlerinin yıkımları, yeni yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin inşası ve genişletilmesine, Yahudi yerleşimcilerin şiddetine, Gazze ablukası ve Filistin halkına karşı şiddete devam edildiği tespitlerinde bulunulmuştu.
İsrail’in, “Filistin topraklarındaki işgali sona erdirme niyetinde olmadığı” vurgulanan raporda, “İşgalin tek başına sona erdirilmesinin dahi yeterli olmayacağı” uyarısı yapılmıştı.
Raporda, “İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin ve Filistin halkına karşı ayrımcılığı devam ettirmesinin” bölgede depreşen gerilimlerin, istikrasızlığın ve çatışmanın temel nedeni olduğuna işaret edilmişti.
“İsrail’in ihlalleri sistematik şekilde devam ediyor”
Öte yandan, Komisyon Başkanı Navanethem Pillay, İsrail’in uygulamalarının ve suçluların cezasız kalmasının “İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalini sona erdirmek gibi bir niyetinin olmadığının” açık kanıtı olduğunu bildirmişti.
Pillay, Doğu Kudüs ve işgal altındaki topraklarda İsrail ihlallerinin sistematik olarak devam ettiğini vurgulamıştı.
Komisyon Üyesi Miloon Kothari de rapora ilişkin yaptığı açıklamada, “Dünyanın (bölgede) tarihsel adaletsizlikleri tersine çevirmeye ve Filistin halklarının kendi kaderini tayin hakkına doğru ilerlemeye başlaması ancak işgalin sona ermesiyle mümkün olabilir.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Rapor, 13 Haziran’da başlayacak BM İnsan Hakları Konseyinin 50’nci oturumunda sunulacak ve üye ülkeler rapora ilişkin görüşlerini açıklayacak.