“Ömrümce kitaplarımı biriktirerek bağışlamaktan çok hiç biriktirmeden bağışlayan bir adamım.” diyor Kutlu ve belgemize farklı bir bakış açısı getirerek kütüphane konusundaki niyetlerini şöyle anlatıyor:
Kitap toplama, kitap biriktirme olağan bir hadise olarak cereyan ederken bir de bunu tutku haline getirenler var. Çok tanıdığım şahıslar var. Kitaplara karşı büyük bir sevgi besliyorlar ve neredeyse hastalık derecesinde onları kıskanıyorlar. Kendi uhdelerinde, elinin altında bulundurmak istiyorlar. Bu da bence tutkulardan bir tutkudur. Sonuçta bir ekip ender kitapların toplanmasını ve kuvvetli kütüphanelerin beden bulmasını sağlıyor. Vakti gelince kütüphanelerin sahipleri içlerinden geliyorsa şayet bunları rastgele bir kuruluşa bağışlıyorlar. Böylelikle kitaplar zayi olmadan elden ele dolaşarak, birikerek daha büyük kütüphanelere ulaşmış oluyor.
Bana gelince, ben tahminen bu soruya karşılık veren insanların içerisinde derbederliği yüzünden kütüphane kuramamış, biraz da bir tavır yüzünden kitaplarını kendinde bulundurmaktansa ehli olanlara, sevenlere dağıtmayı şiar edinmiş birisiyim. Benim kütüphanem yok. Esasen kitap toplayan birisi de değilim, lakin 54 yıllık bir yazı hayatım var. Yayıncılıktan geliyorum. Hasebiyle kitapla haşır neşir olmuş biriyim ancak hiçbir vakit titizlikle kitap seçip, kitap toplayıp kendine kütüphane kurma durumunda olmadım. Okuduğum kitapları, beğenip sevdiğim kitapları beğenip sevdiğim, ehli şahıslara dağıtmayı severim. Münasebetiyle biraz benimki şeye benziyor, Edip Cansever’in Yer Çekimli Karanfil şiiri vardır… Alıp sana veriyorum işte, sen de bir diğerine veriyorsun, o diğeri yok mu bir yanındakine veriyor, derken karanfil elden ele. Hiçbir vakit kitap mülkiyetim olmadı.